AN ANALYSIS OF PHENOMENOLOGY: THE WAY TO OVERCOME CLASSICAL DICHOTOMIES

ABSTRACT    

                                                                                                       
In this paper, I analyze the Hegelian sense of phenomenology through the well-known parts of Hegel’s celebrated work of Phenomenology of Spirit, starting with “Sense-certainty” to “Master-Slave Dialectics”. In this volume, Hegel begins with where Kant left. That is, Kant solves the ongoing problems of philosophy such as appearance-truth, subject-object, and theoretical-practical with generating new dichotomies. In his Phenomenology of Spirit, Hegel attempts to dissolve those divisions into the uniqueness, called spirit. However, he does not prefer to posit the spirit before and then exposing how such an entity overcomes those splits. Instead, he begins with taking the Kantian dichotomies granted which are in fact taken so in that age. Hegel tries to write from the perspective of an ordinary human being living in that period. Then, we, as readers, witness the transformation of the ordinary thinker through the transformation of the spirit. So, step by step while the spirit transforms itself, it begins to understand itself and unity. Thus, all those splits dissolve into one encompassing all contradictions. I explore the dialectical process of spirit on the way of defeating classical dualisms.

Key Words: Hegel, Kant, dichotomies, phenomenology, consciousness.


ÖZET

Bu çalışmada, Hegelci anlamda görüngübilimi, Hegel’in Tinin Görüngübilimi adlı ünlü eserinin üzerinde çok durulan kısımlarını, yani, “Duyusal Pekinlik”ten başlayarak, “Köle-Efendi Diyalektiği”ne kadar olan bölümlerini inceleyeceğim. Hegel, bu eserinde Kant’ın bıraktığı yerden devam eder. Diğer bir ifadeyle, Kant felsefenin var olagelmiş sorunlarını, yani, görüngü-gerçeklik, özne-nesne ve kuramsal-pratik karşıtlıklarını yeni ikilikler, bölünmeler yaratarak çözer. Hegel Tinin Görüngübilimi’nde bu ayrımları, ikilikleri tekliğin yani tin dediği varlığın içerisinde çözmeye, eritmeye çalışır. Ancak, önce tin kavramını ortaya koyup, sonra bu türden bir varlığın bu bölünmelerin üstesinden nasıl geleceğini göstermeyi tercih etmez. Bunun yerine, Kantçı ikili karşıtlıkları verili kabul ederek başlamayı seçer, zaten, o dönemde bu karşıtlıklar da verili kabul edilmektedir. Hegel o dönemde yaşayan sıradan bir insanın bakış açısından yazmaya girişir. Biz de okuyucular olarak, sıradan düşünürün tin dönüşürkenki dönüşümüne tanık oluruz. Böylece, tin adım adım dönüşürken, kendisini ve birliği anlamaya başlar. Bu şekilde, bütün bu ayrımlar, tüm çelişikleri bünyesinde barındıran “bir”in içerinde çözünür. Bu makalede, tinin diyalektik sürecinin klasik ikili karşıtlıkların nasıl üstesinden geldiğini ortaya koyuyorum.

Anahtar Sözcükler: Hegel, Kant, ikili karşıtlıklar, görüngübilim, bilinç.