HEGEL’DE DÜŞÜNÜMSEL BİLİNCİN PEKİNLİK YANILSAMASI VE KURGUSAL ÖZNE

ÖZET

Bu çalışma, eleştirel felsefenin düşünümsel bilinç anlayışıyla kurgusal felsefenin özne anlayışını karşılaştırmayı amaçlamaktadır; ve bilincin öz-pekinliğini temel alan modern felsefenin düşünümsel özbilinç anlayışının Hegelci kurgusal özbilinç düşüncesiyle aşıldığını ileri sürmektedir. Kurgusal felsefe açısından, özbilinç sadece bilincin kendisiyle olan bir özdeşlik bağıntısı, bir öz-düşünüm ya da öz-pekinlik değildir. O, başkalık ya da ötekiliğin dolayım ve olumsuzlanmasıdır. Bu dolayım, kendine yabancılaşmış özneyi olumsuzlar ve öz-karşıtlık ya da karşıtlığı aşar. Bu nedenle, Hegel felsefesine göre, eleştirel dönemi kapsayan düşünümsel felsefe, diyalektik olarak dünya tarihinde felsefenin ikinci aşamasını oluşturur. Modern düşünümsel felsefe, özne-nesne karşıtlığına dayanır. Bu aynı zamanda doğal ya da olağan-gündelik bilincin temel özelliğidir. Böylece, Hegel’in kurgusal felsefesinde, dayanmış olduğu karşıtlıktan dolayı düşünüm, olumsuzlama ya da olumsuz nitelikteki bir bilinç ile özdeşleştirilir. Hegel felsefesi ve diyalektiği açısından, düşünümsel bilinç bir olumsuzlamayken, kurgusal felsefe olumsuzlamanın olumsuzlamasıdır. Bu Hegelci diyalektik ya da kurgusal olumsuzlama, özbilincin birliği ve özne-nesne karşıtlığının dolayımı olmakla birlikte, bu dolayım sadece bir tikel öznenin düşünümü ya da öznel özbilinci değil, dünya tarihinin bir açımlanması olarak saltık Özne’nin ya da Tin’in nesnel özbilincidir.

Anahtar sözcükler: Diyalektik, Bilinç, Özbilinç, Düşünüm, Dolayım, Düşünümsel ve Kurgusal Felsefe.

ABSTRACT

This article aims to compare the conception of reflective self-consciousness of critical philosophy with subject of speculative philosophy. And it is argues that, reflective self-consciousness of modern philosophy which is based on self-certainty of consciousness, is sublated from Hegelian speculative self-consciousness. From the point of view of speculative philosophy, self-consciousness is not only identity of consciousness and self-reflectivity or self-certainty of itself. It is also mediation and negation of the otherness. This mediation annihilates the self-alienated subject and sublates contradiction or self-contradiction. Self-consciousness is a unity and mediation of contradiction. For this reason, according to Hegel philosophy, reflective philosophy, which is the area of critical philosophy, is dialectically second phase in the philosophy of world history. Modern or reflective philosophy is based on subject-object dichotomy. This is also a general characteristic of natural (common) consciousness. Thus, reflection is identified by negation or negative consciousness in Hegel’s speculative philosophy. For Hegel and his dialectics, reflective self-consciousness is a negation, however speculative consciousness is negation of negation. This negation is unity of self-consciousness and mediation of subject-object contradiction which is not only subjective self-consciousness of a particular subject but also objective self-consciousness of absolute Subject or Spirit as a revelation in the history of world.

Key words: Dialectic, Consciousness, Self-consciousness, Reflection, Mediation, Reflective and Speculative Philosophy.